Eğitimde Dijitalleşme ve Eğitimin Geleceği

Eğitimde Dijitalleşme ve Eğitimin Geleceği

Hayat boyu öğrenme kavramını ne kadar erken içselleştirebilirsek; değişen dünyada bilgi ve becerilerimizi de o kadar hızlı güncelleriz.

Pandemi sebebiyle 185 ülkede okullar kapanmıştı. Dünyadaki öğrenci nüfusunun yüzde 90’ına karşılık gelen 1,6 milyar öğrencinin fiziksel olarak okuldan uzak kalmasının sonucunda gözler, eğitimin dijitalleşmesine çevrildi. Böylece 21. yüzyılın dünyamıza kazandırdığı iletişim ve bilişim teknolojileri sayesinde köklü değişime karşı direnen eğitim yaklaşımı ilk kez büyük bir dönüşümden geçti. Bu değişimin, COVID-19 sonrasında daha da hızlanacağını öngörmek zor değil.

Eğitim, kişiye özel ve veriye dayalı bir deneyime dönüşüyor

Eğitimde dijital dönüşümü yaşıyoruz. Öğrenme süreci artık mekân ile zamandan bağımsız, kişiye özel ve veriye dayalı bir deneyime dönüşüyor. Dijitalleşen eğitim ortamı bilgiye kaynağından ulaşma, onu tüm dünya ile paylaşma ve eğitimde fırsat eşitliğini güçlendirme olanağı sunuyor. Araştırmalar, doğru tasarlanan bir dijital eğitim ortamında öğrenmenin daha etkin olduğunu ortaya koyuyor. Ayrıca bilgiye istediği an, dilediği ortamda ulaşan ve kendine uygun hızda öğrenen öğrencinin çok daha çabuk ilerlediği görülüyor. Böylece kısa zamanda daha çok bilgi aktarmak ve verimliliği yükseltmek mümkün olurken her birey de kendi öğrenme sorumluluğunu sahipleniyor.

Fiziksel ve dijital ortamdaki eğitimler birbirini tamamlıyor

Eğitimi yalnızca bilgi aktarımı ve akademik konular bütünü olarak değil; sosyalleşmeyi, iletişimi, iş birliğini, eleştirel düşünmeyi ve yaratıcılığı güçlendiren bir bütün olarak görmeliyiz. Yüz yüze eğitim herkes için özellikle de küçük yaştaki öğrenciler nezdinde önem taşıyor. Bilginin beceriye, becerinin de deneyime dönüştürülebilmesi için öğretmenin rolü ve sınıftaki etkileşim ortamı çok değerli. Bu sebeple fiziksel ve dijital ortamdaki eğitimi birbirini tamamlayan süreçler olarak düşünmeliyiz.

Disiplinlerarası kariyerlere adım atıyoruz

Hızla değişen bir dünyada, belki de ilk kez bu kadar bilinmez bir geleceğe hazırlanıyorken diplomaların da değerinin azalmaya başladığını görüyoruz. Büyük veri ile eğitim kazanımlarının dijital ortamda bütünsel olarak ele alınması imkânı ortaya çıkıyor. Yani her bireyin bilgi, beceri ve yetkinliğinin sınav ile ölçülmeksizin sürekli takibi mümkün hâle geliyor. Sözgelimi şu an ilkokula başlayan bir çocuğun, üniversiteden mezun olduğunda sahip olabileceği mesleklerin yüzde 65-85’i henüz icat edilmedi. Diğer yandan yapay zekâ ve otomasyon, her gün mevcut meslekleri insanların elinden alıyor ve henüz farkında olmadığımız alanlarda yeni fırsatlar doğuruyor. Özetle bugünün çocuklarının ileride disiplinlerarası kariyerlere ve birden fazla mesleğe sahip olacakları kesin.

Dijital dönüşümü doğru yerden yakalayabilen toplumların geleceğin dünyasında öne geçmek için çok önemli bir fırsatı olacak. Nitelikli bilgiye doğru kaynaktan ve en kısa yoldan ulaşmayı öğrenmeliyiz. Böylece sadece var olan bilgiye değil, gelecekte var olacak bilgiye de erişebiliriz. Hayat boyu öğrenme kavramını ne kadar erken içselleştirebilirsek; değişen dünyada bilgi ve becerilerimizi de o kadar hızlı güncelleriz. Böylece dijital dönüşüme adapte olmakla kalmayıp, değişimi yöneten liderler olabiliriz.

Khan Academy Türkiye Direktörü Alp Köksal